Bu kahramanlarımızı unutmayalım

Uğur Özcan: Antrenör. Cudi Dağı'nda mayına basması sonucu bir ayağını kaybetti
Osman Çakmak: Takım kaptanı. Şırnak'ta mayına basması sonucu sol ayağını kaybetti
Fatih Karakuş: Kaleci. Yüksek gerilim hattına temas edince sol kolunu kaybetti
Selim Karadağ: Kaleci. Bebekken yanlış iğne sonucu sol kolu gelişmedi
Alican Kuruyumaç: Tarik kazasında sağ ayağını kaybetti
Muhammed yeğen: Doğuştan 1 bacağı kısa
Feyyaz Gözüaçık: Doğuştan bir bacağı yok
Serkan Dereli: Doğuştan bir bacağı yok
Barış Telli: 4 yaşında geçirdiği bir trafik kazasında sağ ayağını kaybetti
Fatih Şentürk: Motor kazası sonucu sol ayağını kaybetti
Kemal Güneş: 11 yaşında bir kepçe yuvasından çıkarak üzerine düştü. Bu kazada sol bacağını kaybetti.
Ömer Güleryüz: Havale geçirdi, sol bacağı gelişmedi.
Mehmet Yunsur: Tarlada saman makinesine sol ayağını kaptırdı
……
Futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülkeyiz. Gecemiz, gündüzümüz, yazımız, kışımız futbolla geçiyor. Ancak yukarıda isimleri yazan aslanları 1 hafta öncesine kadar hiçbirimiz tanımıyorduk. Hatta bir araştırma yapılsa eminim ki ampute futbolun varlığından dahi birçok kişi bihaberdi.
Peki, neden tanımıyorduk?
Çünkü hiçbiri televizyona çıkıp saatlerce konuşmadı, gazetelerde sayfa sayfa demeç vermedi şimdiye kadar. Bir bar çıkışı sarhoşken ya da kaçamak yaparken görüntüleyemedi gazeteciler hiçbirini. Bu yukarıda isimleri yazan aslanların hiçbiri şimdiye kadar kebapçı basıp kavga da etmedi, uçakta gazeteci de dövmedi. Ee, tanımamamız doğaldı o halde!
Arda, Caner, Selçuk isimleri gazete sayfalarında, sosyal medyada, televizyonda anıldığında pür dikkat kesilir, ‘Acaba ne olmuş?’ diye can kulağıyla dinleriz. Toplum olarak popülaritesi yüksek insanlar ne yazık ki her zaman daha fazla dikkatimizi çekmiş, bu kişiler hakkında konuşmayı üzülerek söylüyorum ki her zaman daha doğru bulmuşuzdur.
Genelde futbol, basketbol gibi spor organizasyonlarında bir bütün olmayı becerebilen toplumumuz yine tek bir yürekten Türkiye Ampute Milli Takımı’nın Avrupa Şampiyonluğu’na sevindi. Daha isimlerini yeni yeni öğrenmeye başladığımız koca yürekli ampute yıldızlarımız bizlere tarihi bir mutluluk ve gurur yaşattılar. 
Her birinin başka bir hikâyesi vardı. Kimisi küçük yaşlarda vurulan bir iğne nedeniyle engelli olmuştu, kimisi trafik kazasında, kimisi de vatani görevini yaparken bastığı bir mayın sonucu uzuvlarından birini kaybetmişti. Evet, vücutlarında bir şeyler eksikti. Ancak gururları ve azimleri vardı. İnandılar ve başardılar. Kendilerini yürekten kutluyorum.
Ne yazık ki 2 hafta sonra birine çıkıp Osman Çakmak kimdi?, Barış Telli ne iş yapardı? diye sorduğumuzda cevap veremeyecek kişi çok fazla. Bundan adım gibi eminim. Maalesef her daim günü yaşamayı ve geçmişi çarçabuk unutmayı tercih eden halkımız, bu efsane isimleri de unutacak. Umarım yanılan ben olurum.
Son bir konu daha var. Sosyal medyada, sokakta, televizyonda, gazetede bu yıldızlarımızı, Arda’yla, Caner’le, Lucescu’yla karşılaştıran ve bu konu üzerinden A Milli Takım Futbolcularını eleştirenleri görüyorum, duyuyorum, okuyorum. Yapmayalım. Sırf o kişilerden hıncımızı almak için, onları eleştirmek için Ampute Milli Takımımızın başarısını gölgelemeyelim. O BAŞARISIZLIK ayrı bir konu, bu BAŞARI apayrı bir konu.
Bu kahramanlarımızı 2 gün sonra unutmamak dileğiyle…



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RAYMOND HENRY WİLLİAMS

Doğuş Holding Ekonomi Politiği

TELEVİZYONDA YAYINLANAN DİZİLERDEKİ ŞİDDET İÇERİKLİ GÖRÜNTÜLERİN SEYİRCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ