Karalama

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisiydim. Geçtiğimiz yıl fakültemizin açılış şenliğinde ‘sürpriz konuklar’ olarak sahneye ilk çıktıklarında tanışmıştım kendileriyle.  Sonrasında  ‘Onlar’ mezuniyet projemizin öznesi oldu, ben ise o kocaman ailenin gönüllü bir ferdi. Lokomotif Band Grubu’ndan bahsediyorum… Gülmek, eğlenmek, bitmek bilmeyen bir enerji ve hoş muhabbetleriyle Lokomotif Band Grubu dün yine sahnedeydi. ‘Noel Baba’ diye seslendikleri Ferudun Mete liderliğinde SHEMALL AVM’de mini bir konser vermek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda hem kendileri gönüllerince eğlenmek hem de bu özel günde orada olan vatandaşları eğlendirmek istemişlerdi sadece… Nitekim her şey güzelde başlamıştı. Lokomotif Band çalıyor, insanlar gönlünce eğleniyordu. Ancak bu güzel ortam sadece 20 dakika kadar sürdü. Takım elbiseli, üst düzey birkaç yönetici! SHEMALL AVM’de bulunan müşterilerin çıkan sesten rahatsız olduklarını bahane ederek konserin

Mustafa Kemal Atatürk,1934 yılında Alman şirketi Orenstein & Koppel A.G. tarafından üretilen ve dönemin ilk dizel motoruna sahip tren ile 1935 yılında Uşak’a gelir. Bu gezi esnasında Atatürk tarafından şehrin ileri gelenlerinden Nuri Şeker’e hediye edilen tren71 yıl boyunca Uşak Şeker Fabrikasının bahçesinde sergilenir.Bu tarihi miras fabrikanın yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle 2006 yılında satışa çıkarılır. Dokuz bin lira karşılığında hurdacılık işiyle uğraşan Celal Çığlı tarafından satın alınan lokomotif bugün elli bin lira karşılığında hurdalıkta yeni sahibini bekliyor… Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir yolu ulaşımı Mustafa Kemal Atatürk ve kurmayları açısından büyük önem taşıyordu.  Halka ulaşmak, sorunları dinlemek ve çare üretmek adına gerçekleştirilen yurtiçi gezilerinde genellikle raylı sistem tercih ediliyordu. Yurdun dörtbir yanına kara trenle ulaşan Atatürk halkını bu şekilde selamlıyordu. Hayatı boyunca yurdu köşe bucak gezen ve sürekli Anadolu toprakl

Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte kitle iletişim araçlarına olan bağlılık ile birlikte her geçen gün önemini arttırmaktadır. Bu durum, kitle iletişim araçlarının topluma hükmetmesine yol açmakta ve insanların ne düşünmeleri konusunda onlara yol göstermektedir. Bernard Cohen 1963 yılında The Press and Foreign Policy adlı çalışmasında medyanın insana ne düşüneceğini söyleyemeyeceğini ancak ne hakkında düşünebileceklerini söyleyebileceğini belirtmiştir. Bu bağlamda kitle iletişim araçları siyasal alanda önceden belirlenmiş gündemlerin inşasına yardım etmekte, üretken ekonomik ilişkileri dolayımlamakta, modern endüstriyel sistemler içinde maddi bir güç haline gelmekte, teknolojik alanı tanımlamakta, kültürel alana hükmetmektedirler. Yani içinde işledikleri toplumsal alanda ilişkilerin inşasına yardım etmektedirler ve onların işleyişinin içindedirler. Modern iletişim araçları, asla toplumsal yapılar ve pratikler alanı dışında kavramsallaştırılamazlar, çünkü bu alanın bir parçası hal

1980 li yıllardan sonra Dünya’da ve Türkiye’de ekonomik anlamda önemli gelişmeler yaşandı. Birçok sektörde yoğunlaşmalar ve holdingleşmeler gerçekleşirken, “para”nın tek bir elde toplanmaya başlandığı görüldü. Graham Murdock ve Peter Golding’in “For a Political Economy off Mass Communications” adlı makalelerinde belirttikleri üzere bu yoğunlaşma ve holdingleşme süreci üç aşamadan oluşmaktadır. Peki, bu aşamalar nelerdir? Bunlar; bütünleşme, çeşitlenme ve uluslararasılaşmadır. Bütünleşmenin ekonomide yatay ve dikey olarak kendi arasında ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Yatay bütünleşmeyi bir alanda faaliyet gösteren bir şirketin o sektördeki diğer firmaları satın alarak ya da ortaklık kurarak çalışma sahasını genişletmesine verilen isimdir. Dikey bütünleşme ise bir sektörde faaliyet gösteren kuruluşun dağıtım ve donanım gibi farklı faaliyet alanlarında da kendini gösterme hareketine denmektedir. Çeşitlenmede holdingleşmenin eş anlamlısıdır. Bir kuruluşun birden fazla alanda bo