MİLYON DOLARLIK SAMANLIK


Sürat Demiryolu Projesi’nin tarihi 1973 yılına dayanıyor. Proje kapsamında, yapımına 1976 yılında başlanan Ayaş Tüneli ise, gerisinde koca bir 35 yıl ve 21 Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bırakmasına rağmen hala bitirilebilmiş değil. Tamamlanması halinde İstanbul-Ankara arası uzaklığı 146 km kısaltarak, iki saate indirecek tünelin yapımı için şimdiye kadar 1 milyar dolara yakın para harcandığı söyleniyor. Ancak bunca yatırıma rağmen yarım kalan tünel, bugün bölgede yaşayan insanlar tarafından samanlık olarak kullanılıyor.
Ankara ülkemiz için siyasi olduğu kadar, coğrafi açıdan da son derece büyük öneme sahip. Dünya ticareti için önemli kabul edilen tarihi yolların geçtiği, nice kervanlara ev sahipliği yapıp, nice şiddetli savaşlara şahitlik eden Ankara, pek çok önemli şehir için de bağlantı noktası olma özelliği taşıyor. İstanbul, İzmir, Konya bağlantıları Ankara’yı jeopolitik açıdan önemli bir noktaya ulaştırıyor. Ankara’nın Ayaş ilçesi de özellikle ülkenin en önemli yolu olan Ankara-İstanbul bağlantısı için kritik bir öneme sahip. Ankara’ya 55 kilometre uzaklıkta ve 15 bine yakın nüfusa sahip bu küçük ilçe Ankara ile İstanbul arasındaki ulaşımı sağlama noktasında kilit konumda. Ayaş’ın jeopolitik önemi nedeniyle zamanında buraya açılacak tünelle Ankara İstanbul arasını önemli ölçüde kısaltma yoluna gidilmiş. Fakat yapımı büyük heyecan uyandıran tünel, bir türlü tamamlanmamış ve maalesef günümüzde samanlık olarak kullanılır duruma gelmiş.
67 yıllık proje
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında demiryolunu geliştirmeye yönelik projeler büyük bir ivme kazandı. Bu kapsamda, bundan tam 67 yıl önce, yani 1943 yılında Ayaş Tüneli Projesi de ilk defa masaya yatırıldı. Zamanın şartları çerçevesinde Ayaş yakınlarında bulunan dağın altından 10 kilometre uzunluğunda bir tünelin açılması ile Ankara-İstanbul arasındaki 576 kilometrelik düşük standartlı demiryolunun 160 kilometre kısaltılarak 416 kilometreye düşürülmesi amaçlanıyordu. Fakat dönemin siyasi ve ekonomik şartlarından dolayı proje uzun süre tozlu raflarda bekletildi.
Tünel projesi ilk gündeme gelmesinden 33 yıl sonra, 1976 yılında tekrar masaya yatırıldı. Ulaştırma Bakanlığı’nın Sürat Projesi kapsamında yapılan görüşmelerde projeye hemen başlanması kararı alındı. Proje tamamlandığı takdirde yolculuk süresinde de önemli bir düşüş yaşanacak, Ayaş Tüneli’nin açılması Ankara-İstanbul arasındaki mesafede önemli bir azalma sağlayacaktı. Buna göre daha önce 7,5 saat süren yolculuk, tünel projesinin hayata geçmesiyle birlikte 2,5 saatte tamamlanabilecekti.
1976 yılında Ayaş Tüneli için ilk kazma vurulduğunda, dönemin başbakanı Süleyman Demirel idi. Tünel inşaatının başlaması için yapılan devlet töreninde “Ayaş Ağzı’na” ilk harcı koyan kişi de o oldu. Devam eden süreçte, 1977 yılında dönemin başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan tünelin Erkeksu girişinin temelini attı. Erbakan tünelin temelini attığında Ayaş Tünel’inin 7 yılda bitirilebileceği öngörülüyordu. Fakat bu dönemden sonra tekrar askıya alınan proje, 12 Eylül 1980 ihtilali ile birlikte başa geçen askeri hükümet döneminde de birkaç kez gündeme getirildi, fakat bir ilerleme kaydedilemedi. Beklenen hızda ilerlemeyen inşaata güneş bir türlü yüzünü göstermedi.
Proje bir an önce sonuca bağlanmalı
Projenin tamamlanmasını en çok isteyenlerin başında Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç geliyor. Ayaş Tüneli Projesi’ni önemli bir tanıtım ve hizmet aracı olarak gören başkan bu konuda şunları söylüyor: “1976 yılında başlanılan proje tamamlandığında önemli bir yol ve zaman kazancımız olacak. 160 kilometre kısalacak yol ve 250 km/ saat hıza ulaşabilecek bir tren ile birlikte 2,5 saat gibi kısa bir sürede Ankara’dan İstanbul’a gidilebilinecek. Bu çok önemli bir olay. Ayrıca ilçemin tanıtımı içinde bu proje bir an önce bir sonuca bağlanmalı ve Ayaş Tüneli ‘ölü yatırım’ lafından kurtarılmalıdır.”
Tünelin yapımı başlandığında 10 kilometre 64 metre olarak planlanmıştı. Bugün ise projenin %75’lik kısmı tamamlanmış durumda. Başkan Başkaraağaç bu konuda: “Projenin 8500 metresi tamamlanmış durumda. Sadece 1600 metrelik kısmı tamamlanmayı bekliyor. Kalan kısmı tamamlandıktan ve çevre düzenlenmesi yapıldıktan sonra Ayaş Tüneli kullanıma açılabilir. Ben de bunun için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.” diyor.
1 milyar dolarlık ölü yatırım
Ülkemizde yapımına milyar dolarlar harcanarak daha sonra terk edilen sayısız “ölü yatırım” örneği bulunuyor. Ayaş Tünel’i de bunlardan birisi. İlk kazmanın vurulduğu 1976 yılından günümüze gelene dek büyük miktarlarda para harcanan tünel için başkan Ali Başkaraağaç şöyle diyor: “Ayaş Tüneli için resmi verilere göre 628 milyon lira, resmi olmayan, bizim verilerimize göre ise 1 milyar doların üzerinde para harcanmıştır. Bu kadar büyük paralar harcanmasına rağmen Ayaş Tüneli Projesi çürümeye bırakılmış, ayıp abidesi olarak kaderine terk edilmiş durumdadır. Bizim ülkemiz bu kadar zengin değil! Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını istiyoruz.”
Tünel samanlık olarak kullanılıyor
Tünel zaman içersinde birçok ilginç olayla karşı karşıya kalmış. Bunlardan en ilginç olanı ise tünelin bölgede yaşayanlar tarafından samanlık olarak kullanılması. Trilyonlarca yatırım yapılan tünel tamamlanmayınca burada yaşayan halk tünel inşaatını samanlarını korumak için kullanıyor. Ali Başkaraağaç bu konu hakkında şunları söylüyor: “Atıl olan ve trilyonlar harcanan yatırımlar, toprak altında çürümeye mahkûm edilince halkımızda böyle şeylere imza atabiliyor. Burası tamamlanmazsa daha çok defa samanlık olarak kullanılacaktır. Böyle şeyleri görmemek için yarım kalan işler bir an önce bitirilmelidir…”
Türkiye’de çok defa karşılaştığımız; trilyonlarca yatırımlar yapıldıktan sonra kendi hallerine terk edilen yapılardan sadece biri Ayaş Tüneli. Zaman içerisinde birçok sıkıntıyla karşılaşan, yapımı yılan hikâyesine dönen tünelde artık herkes bir sonuca ulaşılmasını bekliyor. İnsanlar yıllardır karanlığa mahkûm edilen Ayaş Tüneli’nin ucunda bir gün ışığı görmek istiyor…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RAYMOND HENRY WİLLİAMS

Doğuş Holding Ekonomi Politiği

TELEVİZYONDA YAYINLANAN DİZİLERDEKİ ŞİDDET İÇERİKLİ GÖRÜNTÜLERİN SEYİRCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ