Nedir bu yabancılarla alıp veremediğiniz?
Ligin 8’inci haftasında ‘Yabancı Kuralı’ tartışmaları yeniden alevlendi.
Bu fitili ateşleyen Galatasaray’ın Konyaspor deplasmanında sahaya 11 yabancı oyuncu ile çıkması oldu. Yine Cumartesi günü oynanan maçlarda Antalyaspor 10, Alanyaspor 9, Karabükspor 8, Başakşehir 8, Göztepe 8 ve Konyaspor 7 yabancı oyuncuyla sahada mücadele etti.
Türkiye’deki futbol yasalarının kulüplere verdiği haklar neticesinde takımların bu kadar yabacı oyuncuyla sahada mücadele etmesinde elbette bir sıkıntı yok.
Ancak bundan kendisine pay çıkarıp, televizyonda, gazete köşelerinde kendilerine konuşacak, yazacak birkaç kelime arayan bazı futbol dehaları! bu durumu ağır bir şekilde eleştiriyor.
Hepsi de tek bir ağızdan sözleşmiş gibi bu durumun Türkiye A Milli Futbol Takımı’nı olumsuz etkilediğini ve sürekli yabancı oyuncuların sahada oynaması nedeniyle uluslararası turnuvalarda başarısız olduğumuzu ve Dünya Kupası’na gidemediğimizi iddia ediyorlar.
Deli saçmalığı…
Bundan önceki yıllarda yabancı sınırı varken Milli Takım’ın ne başarısı vardı ki?
1990’lı yılların başlarından Türk futbolu için süper bir kuşak yakalanmış ve o jenerasyon ülkemize 2002 yılında Dünya Kupası 3’üncülüğü getirmişti.
Peki, sonrasında o jenerasyonun devam etmesi için Türk futbolundan ne gibi çalışmalar yapıldı?
Adeta kendi kaderine terk edilmiş altyapılardan yılda kaç tane gelecek vadeden futbolcu çıkmasını bekliyorsunuz ki?
Önümüzde çok güzel bir örnek var. Altınordu, kurmuş olduğu sistem ile adeta Süper Lig kulüplerine nazire yaparcasına büyük kulüplere ve yurtdışına futbolcu ihraç ederken, hala ülkede ‘yabancı kuralı’nın tartışılıyor olması saçmalık.
İyi futbolcu her zaman oynar. Bu durum pasaportunun rengiyle kesinlikle alakalı değildir.
Birkaç örnek verebilirim elbette.
Bakınız Beşiktaş’ta Cenk Tosun. Arkasında İngiltere, İspanya gibi üst düzey liglerde top koşturmuş Negredo gibi bir ismi bekletip sahada formasının hakkını sonuna kadar veriyor.
Yine Trabzonspor’da Yusuf Yazıcı, Olcay Şahan, Abdülkadir Ömür gibi isimler pasaportuna bakılmaksızın sahaya sürülebiliyor.
Ve 37 yaşındaki Emre Belözoğlu…
Gençlere taş çıkartırcasına sahada terinin son damlasına kadar mücadelesini sürdürüyor.
Bu örnekler daha da arttırılabilir.
Şimdi yabancı kuralının yeniden değiştirilmesi gerektiğini savunanlara soruyorum!
Bu yabancı oyuncu sayısı düşürüldüğünde Tarık Çamdal, Ozan Tufan gibi isimler kendilerini ne kadar geliştirebilecekler? (Bu iki isim sadece bir örnek. Türkiye’de Tarık ve Ozan gibi nice isim var.)
Sınır varken takımların kadrolarına katmak için kasalarından milyon dolarlar çıkarttığı bu isimler, kaç yılda ne kadar mesafe kat etmiş, futbollarına ne katmışlardır?
Sorunun cevabı maalesef koca bir hiçtir!
Türkiye’de oynana futbol uzun zaman sonra bu kadar zevk verirken, tribünler yeniden dolmaya başlamışken tekrar yabancı oyuncu sayısına sınır getirmek ülke futbolunu kurtarmak değil aksine uçuruma sürüklemektir.
Eğer federasyon, Türk futbolunu bu kadar çok düşünüp, Milli Takımlar seviyesinde başarı yakalamak istiyorsa ve bu çerçevede yabancı sınırını yeniden getirecekse, o zaman her takımın ilk 11’inde 2 tane altyapıdan yetişmiş futbolcu bulundurma koşulunu da getirsin.
O zaman hem bu kararı destekler hem de kuralı değiştirmek isteyenlerin gerçekten ülke futbolunu düşündüğüne inanırım.
Aksi halde samimi olmadığınızı düşünmeye devam…
Yorumlar
Yorum Gönder